Kalp Damar Tıkanıklığı

Vücuttaki diğer tüm dokular gibi kalp de çalışması için oksijene ihtiyaç duyar. Bunu sağlamak için kalbin dış yüzeyinde uzanan damarları vardır. Bu damarlara “koroner arterler” adı verilir (Latince: Koroner = kalbe ait olan, Arter = atardamar). İki tane ana koroner arter bulunur: Sağ ve sol koroner arterler. Sol koroner arter iki büyük dala ayrılır. Bu nedenle, “Toplamda üç ana koroner arter vardır” ifadesi de doğru kabul edilebilir.

Bazı insanların damar duvarlarında yıllar içinde giderek artan yağ birikmesi olur. Bu birikimler (plak) çok artarsa damar içinde kanın geçtiği alan daralır. Yani, kalp damarlarının iç yüzeyi az ya da çok çıkıntılı hale gelir. Buna “koroner arter hastalığı” adı verilir. Koroner arter hastalığı, “kalp damar hastalığı” ile eş anlamlıdır. Halk arasında, “damar sertliği” ve “kalp damar tıkanıklığı” olarak da bilinir.

Anjina nedir?

Göğüs ağrısı, kalp dokularının yeterli oksijen alamamasına bağlı gelişiyorsa buna “anjina” adı verilir. Yani, anjina özel bir göğüs ağrısı türüdür.

Kaç tip koroner arter hastalığı vardır?

Koroner arter hastalığının başlıca iki tipi vardır:

Kronik koroner sendrom: Yıllar içinde damar içi alan giderek daralır. Bir gün artık yeterli kanın geçişine izin vermez ve hastada şikayetler başlar. En sık şikayet, yürürken oluşan ama istirahatte olmayan göğüs ağrısı ya da göğüste huzursuzluk hissidir. Hastalar şikayetlerinin aniden başlamadığını, aksine haftalar ya da aylardır (kronik) var olduğunu ifade ederler. Sık kullanılan eş anlamlısı, “stabil koroner arter hastalığı”dır.

Akut koroner sendrom: Bu form ani gelişir; yani acil durumları kapsar. Kalp krizi türleri bu gruba girer. En sık karşılaşılan kalp krizi türü şöyle olur: Koroner arterlerdeki plak aniden yırtılır ve bu yırtığı tamir etmek niyetiyle oluşan pıhtı, damarı da ani (akut) bir şekilde tıkar ve kalbe giden kan akımını yanlışlıkla engeller.

Koroner arter hastalığının belirtileri nelerdir?

Koroner arter hastalığının belirtileri (semptomlar), hastalığın ciddiyetine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Bazı kişilerde hiç semptom görülmez. Bazı kişilerde hareket halindeyken (egzersiz) hafif göğüs ağrısı (anjina) atakları olabilirken bazı kişilerde istirahat halindeyken bile çok şiddetli göğüs ağrısı olabilir. Semptomlar ilk başta fark edilmeyebilir veya sadece spor yaparken olduğu gibi kalp çok hızlı attığında ortaya çıkabilir. Damar darlığı ilerledikçe kalp dokularına giderek daha az kan ulaşır ve semptomlar daha şiddetli ve daha sık ortaya çıkmaya başlar.

Göğüste ağrısı, koroner arter hastalığının en sık görrülen semptomudur. Bazı insanlar bunu mide ekşimesi veya hazımsızlık ile karıştırır. Göğsün üzerinde baskı, yanma veya sıkışma şeklinde hissedilebilir. Bazı hastalar, ağrı olarak değil de huzursuzluk hissi olarak tanımlarlar. “Göğsüme sanki biri oturdu” veya “Göğsümü mengene ile sıkıştırıyorlarmış gibi hissediyorum” diyebilirler. Göğüs ağrısı genellikle göğsün orta veya sol tarafında görülür. Spor yapma veya stres semptomları tetikleyebilir. Ağrı genellikle tetikleyici olay sona erdikten birkaç dakika sonra kaybolur. Bazı insanlarda ağrı kısa veya keskin olabilir; boyun, kol veya sırtta hissedilebilir. Bazı hastalarda ağrı hissi hiç olmaz, nefes darlığı hissi daha belirgin olur.

Damardaki darlığın yüzdesi ne anlama gelir?

Genellikle, damar çapının %40’a kadar daralması sorun yaratmaz, geri kalan %60 açıklıktan yeterince kan geçer. Darlık %70’den fazla olduğunda ise hemen her zaman kan akımı azalır. Ara yüzdedeki darlıklarda (%40-70) ise kan akımı kişiden kişiye farklılık gösterir; kiminde yeterlidir, kiminde yetersiz. Bu durumda, kan akımının azalıp azalmadığı MPS (sintigrafi), IVUS (damar içi ultrason) ya da FFR denilen tetkiklerle ölçülüp netleştirilir.

Koroner arter hastalığı neden olur; risk faktörleri nelerdir?

  • Yaş: Yaş artıkça koroner arter hastalığı sıklığı artar. Damarlar da yaşlanır.
  • Cinsiyet: Erkeklerde genellikle, koroner arter hastalığı riski daha fazladır. Ancak, menopozdan sonra kadınlarda da risk artmaktadır. Ama, bu bilginin doğruluğu net değildir.
  • Aile öyküsü: Genetik, koroner arter hastalığında önemlidir. Özellikle, anne, baba veya kardeşte kalp damar hastalığı varsa risk artar. Buna kısaca “aile öyküsü” denir.
  • Sigara: Sigara dumanını pasif olarak solumak bile riski artırır.
  • Hipertansiyon: Kontrolsüz hipertansiyon damarları sertleştirerek riski artırır.
  • Diyabet (Şeker hastalığı): Hem yüksek kan şekerinin direkt etkisi ile hem de pek çok risk faktörünün tetiklenmesi ile dolaylı yoldan riski artırır.
  • ksek kolesterol: Kanda kötü kolesterol (LDL) seviyesinin çok artması veya iyi kolesterol düzeyinin (HDL) çok az olması damar duvarında yağ birikimini hızlandırır. Yüksek trigliserit seviyeleri de LDL kadar olmasa da riski artırır.
  • Düzensiz Uyku: Çok az uyumak da çok fazla uyumak da riski artırır.
  • Alkol: Eskiden, şarap başta olmak üzere az miktarda alkol almanın kalbe faydalı olabileceği düşünülürdü. Ancak, yeni bilimsel verilere göre, muhtemelen en iyisi hiç alkol kullanmamaktır. Bu, son (2021) Avrupa Kardiyoloji Derneği “Kalp ve Damar Hastalıklarından Korunma Kılavuzu”nun önerisidir.
  • Sağlıksız beslenme: Özellikle, trans yağ, tuz ve şeker içeren yiyecekler riski artırır.
  • Obezite
  • Hareketsiz yaşam tarzı
  • Kronik stres
  • Kronik böbrek yetersizliği
  • Otoimmün hastalıklar
  • Yüksek homosistein seviyesi

Stres, kalbe nasıl zarar verir?

Strese girdiğinizde vücudumuzda olan değişiklikler normalde bizi stresin zararlı etkilerinden korur. Ama bu, temelde doğadaki anlık stresler için kazanılmış bir özelliktir. Eğer, stres sürekli devam ederse tersine zarar verir. Streste salınan kortizol hormonu kanda uzun süre yüksek seviyede kalırsa kan şekeri, kolesterol ve tansiyonu yükseltir. Ayrıca, stresli insanlar stresle mücadele için daha çok sigara içmeye eğilimlidirler. Tüm bunlar damar darlığı için risk etkenleridir. Stres direkt olarak da damar duvarının işleyişini bozup yağ birikimini ve pıhtı oluşmasını kolaylaştırır.

Koroner arter hastalığı nasıl teşhis edilir?

  • EKG (Elektrokardiyografi): Bu tetkik ile kalbin elektriksel aktivitesi ölçülür. Doktorunuz kalp krizi geçirip geçirmediğinizi tespit etmek veya kalp damar tıkanıklığını gösteren herhangi bir belirti olup olmadığını değerlendirmek için bu tetkiki isteyebilir. Kalp ritim sorunlarını da gösterir.
  • Efor testi (Koşu bandı): Belirtiler istirahatte olmayıp yürümek, yokuş çıkmak gibi efor isteyen durumlarda oluşuyorsa doktorunuz efor testi yapmanızı isteyebilir. Bu test esnasında göğsünüze EKG elektrotları bağlanır ve egzersiz esnasında kalbin elektriksel aktivitesi takip edilmiş olur. Günümüzde eskisi kadar sık kullanılmamaktadır. Çünkü, nerdeyse her beş kişiden birinde yanılır. Yani, sorun yokken varmış gibi ya da varken yokmuş gibi gösterebilir.
  • Nükleer stres testi [Miyokardiyal perfüzyon sintigrafisi (MPS)]: Bu test, efor testine benzer, ancak EKG kayıtlarına ek olarak kalbin filmi de çekilir. Hastaya radyoaktif bir madde verilir. Kalbin dinlenme ve zorlandığı (stres) esnasındaki görüntüleri karşılaştırılır. Kalbin hasarlı bölgeleri veya kan akımının azaldığı bölgeler, verilen radyoaktif maddeyi çok iyi kullanamaz. Bu, sorunlu bölgelerin yerinin tespit edişmesini sağlar. Özetle, doğrudan kalp damarlarını değil, dolaylı olarak damarların beslediği dokuları inceler.
  • EKO (Ekokardiyografi; Kalp ultrasonu): Ses dalgaları yardımıyla kalbin görüntüsünü çıkarır. Yetersiz kan alan bölgelerde hareket azalır ve EKO ile saptanabilir. Bazen, hastanın kalbi egzersizle ya da ilaçla hızlandırılır, zora (strese) sokulur ve istirahhatte olmayan gizli sorunlar ortaya çıkarılmış olur. Bu yöntemin adı “stres EKO”dur.
  • Sanal anjiyo (BT anjiyo): Kol damarından özel bir boya (kontrast madde) verilir. Boya kalbe ulaşınca X-ışınları sayesinde kalbin görüntüleri elde edilir. Normalde sadece X-ışını kullanılsa görülemeyecek kalp damarları, boya sayesinde görülebilir hale gelir ve darlık olup olmadığı anlaşılır. Önceki testler gibi “dolaylı” değil, “direkt” damarları gösteren bir tetkiktir. Günümüzde, kalp damar kontrolü için kullanılması en çok önerilen tetkiktir. Ancak, unutulmamalıdır ki; her tetkikin yapılacağı ve yapılamayacağı durumlar vardır ve doktorlar bunları göz önüne alarak en uygun tetkiki istemeye çalışır.
  • Anjiyo (Koroner anjiyografi): Kalbin içine gönderilen uzun, esnek borular, yani kateterler sayesinde direkt kalp damarlarının içine boya verilir. Bu sayede, oldukça net görüntüler elde edilir. Kalp kateterizasyonu adı da verilir. Gerektiğinde, balon ve stent gibi tedavilere geçişi de sağlar. Kalp damar hastalığı tanısında referans tetkiktir.

Damar darlığının, damar tıkanıklığından farkı nedir?

Bir damarda darlık varsa damar içinde kanın az da olsa geçebileceği küçük bir açıklık yine de vardır. Tıkanıklıkta ise damar tamamen kapalıdır. Darlıktaki küçük açıklık sayesinde; tıkanıklıkta ise kılcal damar bağlantısı sayesinde ilgili kalp dokusu, fonksiyonlarını tam olarak sürdüremese de yaşamaya yetecek kadar oksijen alabilir. Tıkanıklık; yumuşak ya da sert yapıda olabilir. Kalp krizindeki tıkanıklık pıhtıdan kaynaklanır ve bu nedenle yumuşaktır. 3 aydan uzun süredir tıkalı olan damarlar için ise kronik tam tıkanıklık (CTO) ifadesi kullanılır. CTO’lar oldukça serttir. 

Kalp damarında darlık ve tıkanıklık arasındaki fark
Darlık ve tıkanıklık arasındaki fark

Koroner arter hastalığının komplikasyonları nelerdir?

En önemli komplikasyonlar şunlardır:

Koroner arter hastalığı nasıl tedavi edilir?

Kalp damarlarında hafif de olsa ciddi de olsa sorun bulunan herkesin öncelikle sağlıklı bir yaşam tarzına geçiş yapması gerekir. Aşağıdaki şekilde bunlar özetlenmiştir:

Kalp Damar Tıkanıklığı

Bunlara rağmen; ilaçlar, kalp ameliyatı (bypass) veya ameliyatsız damar açma yöntemleri (stent) gerekebilir. 

Koroner arter hastalığında hangi ilaçlar kullanılır?

Koroner arter hastalığında oluşan göğüs ağrısı ya da benzeri belirtileri ortadan kaldırmaya yarayan ilaçlar; ya yedek damarlar dahil darlık dışındaki bölgelerdeki damarları genişleterek kan akımını (dolayısıyla, oksijen miktarını) artırırlar ya da oksijenin tasarruflu kullanılmasını sağlarlar. Oksijen tasarrufu için ya kalbin gereksiz yere hızlı atmasını engellerler ya da hücre içi metabolizma yollarını olumlu yönde değiştirirler. Sonuçta kalp, az oksijenle çok iş yapmış olur. Bu ilaçlar şunlardır:
  • Beta blokerler: Bunlar (Beloc ZOK, Saneloc, Concor, Vasoxen vb.) kalp atım hızını yavaşlatır; daha doğrusu normale getirir. Bu, göğüs ağrısı gibi şikayetlerin azalmasını sağlar. Ayrıca, tansiyonu kontrol altında tutmaya da yararlar.
  • Kalsiyum kanal blokerleri: Bu ilaçlar (Diltizem, İsoptin, Norvasc vb.) beta blokerlerle benzer etki mekanizmasına sahiptirler.
  • Nitratlar: Kalp damarlarını genişleterek etki gösterirler. Uzun etkili olanlar (Monoket long vb.) gün boyu etki gösterirler. Dil altı hap (İsordil vb.) veya sprey (Nitrolingual vb.) şeklindeki kısa etkili olanlar ise göğüs ağrısını hızlıca ortadan kaldırmak için kullanılırlar.
  • Ranolazin: Yeni nesil ilaç grubudur. Etki mekanizması net değildir, ama muhtemelen oksijenin tasarruflu kullanımını sağlayarak etki göstermektedirler.
  • Trimetazidin: Bunun da etki mekanizması net değildir, ama muhtemelen oksijenin tasarruflu kullanımını sağlayarak etki göstermektedirler. Ranolazin kadar etkili olmadığı düşünülmektedir.
Diğer ilaçlar; Aspirin ve kolesterol düşürücü ilaçlardır. Ancak, bunların kullanım amacı farklıdır. Her ikisinin de göğüs ağrısı gibi belirtiler üzerine direkt etkileri yoktur; asıl etkilerini kalp krizi ve ölüm riskini azaltarak gösterirler.
  • Aspirin: Aspirin, kan sulandırıcı bir ilaçtır; yani kanın pıhtılaşmaya eğilimini azaltır.
  • Kolesterol düşürücü ilaçlar: Kolesterol düzeyinden bağımsız olarak, darlığa yol açan damar duvarındaki yağ birikimini azaltmaya yardımcı olurlar. Bu ilaçların en önemlileri statinlerdir (atorvastatin, rosuvastatin, pitavastatin vb.).

Stent nasıl takılır?

Stent işlemi, daralmış ya da tıkanmış kalp damarlarını açık tutmak için yapılır. Ameliyatsız bir yöntemdir. El bileği ya da bacak (kasık) damarı yoluyla kalbe gönderilen kateterler içinden kıl kadar ince bir tel kalbe ilerletilir. Bunun üzerinden kaydırılan balonun şişirilmesiyle darlığa neden olan plaklar kenarlara itilir, damar içi alan genişletilir, sonra tekrar çökme (tıkanma) olmaması için bu alana bir iskele (stent) yerleştirilir.

Bypass ameliyatı nedir?

Bypass ameliyatı (CABG), daralmış ya da tıkanmış damara yedek damar (greft) bağlanmasıdır. Bu sayede, yeterli kan akımı yeniden sağlanır. Yedek damarlar, genellikle göğüsten ve bacaktan alınırlar.

Kalp damarı hastalığı olanlar nasıl beslenmelidir?

Uluslararası kılavuzların önerdiği beslenme tarzının, kalp damar problemi olsun olmasın, aslında herkes için geçerli olduğunu unutmayın. Kalp damar tıkanıklığı olan hastadaki fark, bu kurallara daha sıkı uymasının gerektiğidir.

  • Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin.
  • Ceviz ve fındık gibi kuruyemişleri, balığı, baklagilleri ve lifli besinleri daha fazla tüketin.
  • Çok fazla ekmek yemeyin. Ama, hiç ekmek yememek doğru değildir. Beyaz ekmek yerine, tam buğday ekmeğini tercih edin.
  • Tatlıları ve şekerli içecekleri azaltın; mümkünse hayatınızdan çıkarın.
  • İşlenmiş etlerden (sosis, sucuk, salam vb.) uzak durun. Aslında, işlenmiş her şeyden uzak durun.
  • Az tuz kullanın.
  • Alkol kullanmayın; en azından azaltın.
  • Az yağlı veya yağsız süt ürünlerini tercih edin.
  • Trans yağları (margarin vb.) kullanmayın. Yemeklerinizi zeytinyağı veya ayçiçek yağı gibi daha sağlıklı yağlarla yapın.
  • Tereyağı gibi hayvansal yağları çok fazla tüketmeyin. Aslında, yeni verilerle bu konu biraz tartışmalı hale gelmiştir. Yani, hiç tüketmemek muhtemelen doğru değildir. Yine de günümüzde bilimsel kılavuzlar bunlardan uzak durulmasını önermektedirler.
  • Bitkisel ağırlıklı beslenmenin genel olarak daha sağlıklı olduğu düşünülse de bitkisel her besinin faydalı, hayvansal her besinin ise zararlı olduğu yanılgısına kapılmayın. Örneğin, zararlı olduğu bilinen beyaz un ve rafine şekerin bitkisel; faydalı olduğu bilinen balığın ise hayvansal gıda olduğunu unutmayın. 
  • Bitkisel tedavi ile damarlar açılır mı?” adlı makalemizi de okumanızı öneririzh

Damar darlığı gerileyebilir mi?

Yaşam tarzının düzeltilmesi ve ilaç kullanımı ile nadiren damar duvarındaki plakların gerilemesi sağlanabilse de bunların asıl faydası plakların sağlamlaştırılıp çatlama olasılığının azaltılması veya gerilemese bile en azından hızlı ilerlemesinin engellenmesidir. Özetle, damar darlığının gerilemesi değil, ilerlemesinin engellenmesi asıl amaçtır.

Stent mi, bypass mı?

Kalp cerrahları ve girişimsel kardiyologlar, damarlardaki sorunları tedavi eden iki farklı doktor grubudur. Kalp cerrahları, damar sorunlarını ameliyatla (bypass) çözerlerken; girişimsel kardiyologlar aynı sorunları ameliyatsız yöntemlerle (kompleks stent işlemleri) çözerler. Bu önemli konu için ayrıntılı makalemizi okumanızı öneririz. Not: Prof. Dr. Şükrü Akyüz, girişimsel kardiyologdur. Uzmanlık alanı, kalp hastalıklarının ameliyatsız yöntemler ile tedavisidir.