Kan, içinde bulunduğu damar duvarına belli bir miktar basınç uygular. Bu basınç, kanın akışı için gerekli itici gücü sağlar. Kalp; kanı pompalamak için kasıldığında basınç arttığından damar genişliği artar, kalp gevşediğinde ise damar genişliği azalır ve eski haline gelir. İşte, yüksek kan basıncı ya da tıp dilindeki adıyla hipertansiyon, damar duvarına uygulanan bu basıncın normalden fazla olmasına verilen isimdir. Sağlıkçı olmayanlar arasında sıklıkla tansiyon olarak da adlandırılır.
Kan basıncını ifade etmek için iki sayı kullanılır: İlk sayı ikinci sayıdan her zaman büyüktür, bu nedenle büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) olarak adlandırılır. Bu, geçici olarak damar basıncının arttığı, kalbin kanı pompaladığı zamanki değerdir. İkinci sayı, kalbin gevşediği zamanki değerdir ve küçük tansiyon (diyastolik kan basıncı) olarak adlandırılır; damar içindeki bazal basıncı gösterir. Teknik açıdan, örneğin, 110/80 mmHg olarak söylenir, ama günlük kullanımda kısaltılarak “11/8” olarak da ifade edilebilir.
Büyük tansiyonun 14’ten veya küçük tansiyonun 9’dan büyük olması kan basıncının yüksek olduğunu gösterir. Hipertansiyonda; sadece büyük tansiyon, sadece küçük tansiyon veya her ikisi birden yüksek olabilir. Bu arada, hipertansiyon sınırını 14/9 değil de 13/8 olarak kabul eden kaynaklar da bulunmaktadır. Yani, sınır değerler tıp camiasında tartışmalıdır.
Hipertansiyon; bazı insanlarda böbrek damarı darlığı, hormon bozukluğu ve ağır stres gibi nedenler yüzünden ortaya çıkar. Ama, çoğu insanda tam olarak hangi sebeple meydana geldiği net değildir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle oluştuğu düşünülmektedir.
Hipertansiyonda; ya damar belli kimyasal aktif maddeler yüzünden büzülür ve içindeki kanı sıkıştırdığı için basınç artar ya da damar normal genişlikte olsa bile içindeki kan hacmi fazla olduğundan basınç artar. Genellikle, bu iki mekanizma beraber işler.
Hipertansiyon neden önemlidir?
- Hipertansiyon kontrol altına alınmazsa yıllar içinde organlar yüksek kan basınca maruz kalır ve zarar görürler. Örneğin; kalp, kanı gönderebilmek adına önündeki yüksek basıncı yenebilmek için adeta kas yapar ve duvarları kalınlaşır. Başlangıçta işe yarayan bu adaptasyon maalesef uzun dönemde kalbi sertleştirir, gevşemesini bozar ve kanla dolabilecek sol karıncık hacmi azalır. Hatta en ileri safhada artık kalp yorulur, zayıflar ve büyümeye başlar, sonuçta kalp yetersizliği gelişir.
- Hipertansiyon ayrıca, damar duvarlarında yağ birikimine zemin hazırlar. Bu nedenle, hipertansiyon damar darlığı için önemli bir risk faktörüdür. Darlık sadece kalpte değil, başta bacaklar olmak üzere her yerde olabilir.
- Damarlarda çatlamalara neden olup ani tıkanıklıklara da neden olabilir. Bu kalpteyse kalp krizi, beyindeyse felç ile sonuçlanabilir. Hipertansiyon, kalpte atriyal fibrilasyon (AF) adı verilen bir ritim bozukluğuna yol açarak dolaylı olarak da felce neden olabilir. Bu ritim bozukluğunda kalp içinde oluşan pıhtı bazı hastalarda kan yoluyla beyin damarlarına kaçıp onları tıkayabilir.
- Hipertansiyon beyin damarlarında ayrıca anevrizma (balonlaşma) oluşmasına ya da balonlaşma zaten varsa patlamasına neden olabilir. Bu, beyin kanamasının önemli bir nedenidir. Bu tarz bir anevrizma aort damarında da olabilir. Bu da çok büyüdüğünde patlayabilir ve ölümcül olabilir.
- Hipertansiyon, göz ve böbrek damarlarına hasar verip bu organların işlevlerini de bozabilir.

Tansiyonun yükseldiği nasıl anlaşılır?
Tansiyonun yükseldiğinde baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve düzensiz kalp atışı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Ancak, çoğu tansiyon hastasında aslında hiçbir belirti olmaz. Yani, şikayetin olmaması tansiyonun normal olduğu anlamına gelmez. Tansiyonun yüksek olup olmadığının kesin yolu tansiyonu cihazla ölçmektir.
Tansiyon kaç olursa acil servise gidilmelidir?
Tansiyon yükselmişse ölçümde çıkan değerin kaç olduğu acil servise gitmenin temel kriteri değildir. Daha önemli olan şey, o anda hipertansiyona eşlik eden bir şikayetin olup olmamasıdır. Tansiyon normal sınır değeri aşmışsa ve aynı zamanda aşağıdakilerden herhangi biri mevcutsa beklemeden acil servise gidilmelidir:
- Göğüs ağrısı
- Nefes darlığı
- Görme bozukluğu
- Konuşma bozukluğu
- Şiddetli baş ağrısı
- Denge kaybı
- Kol ve bacaklarda uyuşma, duyu veya güç kaybı
- Bayılma
Tansiyon sol koldan mı, sağ koldan mı ölçülür?
Tansiyon ölçerken nelere dikkat edilmelidir?
- El bileğinden ölçüm yapan cihazların yanılma olasılığı fazladır. Bu nedenle, üst koldan ölçüm yapan otomatik cihazları tercih edin.
- Stresliyseniz, kaygılıysanız, bir yeriniz ağrıyorsa veya tuvalet ihtiyacınız varsa tansiyonunuz geçici olarak yüksek çıkabilir. Bunlar geçince tansiyon ölçümünü tekrarlayın.
- Ölçümden önce spor yapmayın, sigara içmeyin, çay ve kahve gibi kafein içeren içecekleri içmeyin.
- Kolunuzu çok sıkan elbise varken ölçüm yapmayın.
- Ölçümden önce birkaç dakika dinlenin.
- Sırtınızı yaslayarak rahatça oturun.
- Tansiyon aletinin manşonu (kola sarılan ve şişen kısım) kalbinizle aynı seviyede olacak şekilde kolunuzu sehpa gibi bir eşyanın üstüne serbestçe koyun.
- Ölçüm yaparken konuşmayın.
- En az iki ölçüm yapın; bu ikisinin ortalamasını alın. Eğer, kaygılı bir kişiliğiniz varsa ilk ölçüm stresten dolayı çok yüksek çıkabilir. Bu nedenle, 2. ve 3. ölçümün ortalamasını dikkate alın. Ölçümler arasında 1-2 dakika ara verin.